Markalar PR Süreçlerini Nasıl Yönetmeli?
Marka PR süreçlerinin yönetebilmesi ile alakalı, eski jenerasyonda iki farklı yaklaşım vardı:
- Markanıza bağlı firmalarla anlaşarak PR faaliyetlerinde bulunmak.
- Bünyenizde kurumsal iletişim departmanı oluşturup, PR sürecini yönetmek.
Türkiye’de iki seçeneği de kullanan markalar mevcut. Ancak yeni bir alternatif olarak, günümüz sosyal medya çılgınlığını daha iyi kavrayabilecek bir alan oluştu. Bu sürecin yeni yönetimini, ajans aracılığıyla sağlayabilirsiniz.
- Kurumsal iletişim departmanı dışında, PR faaliyetlerini bir reklam ajansıyla anlaşarak yürütmek.
Bizim fikrimizi soracak olursanız, üçüncü seçenek, marka bilinirliğini arttırmak ve reklam sürecinizi yönetmek için daha doğru bir yol olur. Ajanslar, markanıza dış gözle bakabilen bir mercek görevindedir. Siz sürekli kendini tekrar eden bir döngü içinde, aynı marka ve stratejilerle artık rutinleşmiş bir şekilde ilerlerken, markanızın müşteri gözünden nasıl durduğuna bakmanız zor olur. Aynı döngü içerisinde olduğunuzdan dolayı, bazı standartlarda sıkışıp kalabilirsiniz. Tam olarak böyle bir durumda, ajansla iletişim içerisinde olmanız markanızın yeni faaliyetlere girişmesini sağlar.
Ajansın Markanıza Katkısı Nedir?
Ajanslar, markaların pazarlama müdürleriyle, genel müdürlerle, çok nadir olsa da halkla ilişkiler müdürleriyle iletişime geçer. Ancak bu durum ajans için bir handikap neticesindedir. Çünkü bu konumdaki insanlar markanın gelir ve bilinirlikleri ile ilgilendiği için, ajanlarla aynı dili konuşmak konusunda sıkıntı yaşarlar. Ajanslar belirli stratejilerle ilerlerken, marka yöneticileri bu durumu anlayabildiği ve kendi uygulamalarına adapte edebildiği oranda geri dönüşte bulunurlar. Pazarlama departmanı ile ilgili yaşanan bir sorun ise, satış kaygısı. Ajansların yaptığı PR işlemleri, markanız adına satış oranlarını arttırmanız sonucuna çıkıyor. Ama ajansların asıl gayesi algı ve itibar yönetimidir. Satış oranı, markanızın itibarı yükseldikçe zaten kendiliğinden artacaktır. Ajanslar, markanıza devamlı ve büyük müşteriler çekmek için çalışmalar yapar ve markanızı bu insanların gözünde iyi, hatta çok iyi konuma getirmek için çalışır. Yapılan çalışmalar, markanın itibarına katkı sağlamak ve müşterinin marka hakkındaki algılarını yönetmek içindir. Tüm çalışmalar (sosyal sorumluluk yönetimi, sponsorluk, etkinlik…), markanın satış değerine yansıyan uygulamalardır. Bu konunun en ama en önemli noktası, markaların yaptığı etkinlik ve PR çalışmalarının satış oranlarını hemen ertesi gün inanılmaz derecede artırmayacağıdır. Halkla ilişkiler ve PR süreci uzun soluklu bir zaman dilimidir.
PR Çalışmalarının Karşılığı Ne Zaman Alınır?
Sizin uğraşarak ve heyecanla yaptığınız onca çalışmanın karşılığını 3-4 ay, hatta 1 yıl içerisinde dahi almanız çok kolay olmaz. Çünkü, insanların algılarını yönetmeye çalıştığınız bir sektörün içerisindesiniz. Müşterileriniz konumundaki insanların gözünde, markanızın diğer markalardan daha iyi, daha kaliteli, daha maliyeti düşük olduğunu göstermeniz gerekir. Bu sizin de takdir edeceğiniz gibi, uzun bir süreci kapsar.
Marka itibarı yerine satış oranına odaklı olan işletmelerde, bu sürecin işlemesiyle ilgili sıkıntılar ne yazık ki yaşanıyor.
Önerilen Yazılar
Marka Bilinirliğini Artıracak Bir Logo Nasıl Yaratılır?
Dijital Pazarlamanın Geleceği
@font-face Kullanımı ve Bilmeniz Gerekenler