Brand Week İstanbul
Oturumlardan oturumlara koşuşturarak geçen bir Brand Week’i daha geride bıraktık. İlk iki gün kadar 3. gün de hayli kalabalıktı ve ilgi çekici içeriklere sahipti.
Kuşkusuz en dikkat çeken oturum Mickey Mouse hikayesinin anlatıldığı oturumdu. Mickey’nin tasarım süreçlerinden ve bu zamana kadar ki dönüşüm hikayesinden bahseden Eric Goldberg finalde de yeni yıl için hazırladıkları Mickey Mouse videosunu izleterek, salondakilere küçük bir sürpriz yaptı.
Etkinlikte bir diğer dikkat çeken oturum ise “Dönüşümü Tetikleyen Anlar: "Müşterinin Karar Yolculuğunu Anlamak” başlıklı konuşması ile Geometry Global, Strateji Yöneticisi Jonathan Dodd’unki oldu. Konuşmanın bazı notları şöyle:
- Tüketicilerin davranışları değişiyor. Artık insanlar alışveriş için fiziksel mağazalarda daha az zaman harcıyorlar ve bu mağazalara gitme oranı da bir hayli düşmüş durumda. Bu da marka sadakatini olumsuz yönde etkiliyor.
- Dünya markalarının artık, görsel ağırlıklı mesajlardan çıkıp tüketiciyle iletişime geçmesi lazım. Tüketiciyle kurulacak iletişim yöntemleri için markaların bu konuda daha hızlı hareket etmesi gerekiyor. Kurulacak bu iletişimle hem verimlilik artacak hem de müşterilerin ihtiyaçlarını anlamak konusunda markalar bir adım daha öteye geçebilecek.
- Fiziksel ürünlerin deneyime dönüşmesi gerekiyor. Bunu en iyi yapan markalardan biri Nike.
Sadece ürün satmıyor. Nike Plus’ı yaratması gibi.
- En çok online çalışan ülke Çin.
Türkiye’ye bakarsak; Türkiye bir dönüşüm arefesinde. Küresel normların gerisinde ama bazı konularda dünyanın önünde. Genç nüfus ve mobil kullanım yoğun. Bu da değişimin gelecekte güzel sonuçlar çıkaracağını gösteriyor.
Brand Week’in 3. gününün en kalabalık etkinliği, çoğu kişinin oturacak yer bile bulamadığı Youtube Pulse etkinliğiydi. İdil Yazar ve Orkun Işıtmak gibi isimlerin Youtuber’lık serüvenlerini anlattığı oturumda Youtube’un hem kişi hem de marka gözündeki yeri üzerine konuşuldu.
Eskiden tek mecradan tek mesajı tek bir kitleye anlatan markaların, artık mecraların çoğalmasıyla farklı hedef kitlelere farklı mesajlar verebilir bir hale geldiklerinden bahsedildi.
Tabii ki artan mecra sayısı ile content’e duyulan ihtiyaç da arttı. Markalar eskiden mass kitleye seslenmeyi önemli bulduklarını ama şimdi doğru ve aktif iletişimi kime nasıl yapılması gerektiğini düşünmek zorunda oldukları bir dönemde olduklarını belirttiler.
Markalar için artık mecrada yer almanın yetmediği mecra ile birlikte hareket etmek zorunda oldukları bir zamandayız.
Brand Week 2018, bu konuların konuşulduğu harika bir etkinlik olarak hafızalarımızdaki yerini aldı bile. Bir sonraki etkinlikte görüşmek üzere!
Önerilen Yazılar
Brand Week İstanbul – 2. Gün Notları
Brand Week İstanbul – 1. Gün Notları